Dünyada geçen yıl 64,2 zettabayt, yani 64,2 trilyon gigabayt veri üretildiği söyleniyor. Peki bütün bu veriler nereye gidiyor, nerede saklanıyor, ne işe yarıyor?
Daha önce sadece insanlar veri üretirken işimiz biraz daha kolaydı. Elimizde ne olup bittiğinin iyi kötü hesabını tutabiliyorduk. Ne zaman ki bilgisayarlar ve makineler de veri üretmeye başladı, işin rengi değişti. Açıklanan raporlar 2020 yılında insanların makinelerle el ele vererek 64 zettabayttan fazla veri ürettiğini söylüyor. Bu 6,4 trilyon gigabayta eşdeğer. Yani şu an okuduğunuz yazıdaki her harfin 1 bayta karşılık geldiğini düşünsek, söz konusu veri hacmine ulaşmak için 10’un yanında 21 tane sıfır olana kadar tuşlara basmam gerekecek. Dünyadaki kum tanelerinin sayısından bile çok daha fazla.
Böylesine yüksek bir rakam, insanlar neredeyse tamamen evde yaşamaya ve çalışmaya yöneldiği 2020 yılı için bile oldukça yüksekti. Ama asıl soru şu: Bunca veri nerede saklanıyor, ya da saklanıyor mu?
Üretilen verinin saklanma oranı %2'nin altında
IDC’nin ortaya koyduğu rakamlar, 2020 yılında üretilen tüm bu verilerin yüzde 2'sinden daha azının saklandığını gösteriyor. Bu, çoğu verinin anlık olarak tüketildiği (selam sana Netflix) veya kısa bir süre önbellekte tutulup üzerine yeni veri yazıldığı anlamına geliyor.
Öyle görünüyor ki herkesin evlere kapandığı son bir yılda yaşanan veri patlaması, önümüzdeki dönemde ciddi bir depolama sorununu beraberinde getirecek. IDC’nin paylaştığı verilere göre yıllık veri büyüme beklentisi yüzde 23, depolama sistemlerindeki büyüme ise yüzde 19. Tüketici tarafı kurumsal taraftan 2 kat hızlı büyürken, uçlardan gelen büyük veri dalgası kıyıları dövmeye başladı bile. Bunlar arasında en çok veri üretenler de güvenlik kameraları.
Peki bunca veriyi nasıl saklayacağız? Veya bunca veriyi gerçekten de saklamamız gerekiyor mu?
Hepsini değil, ama bir kısmını evet. Çünkü tüm veriler eşit, bazıları daha eşit. İşin sırrı bu önemli verileri gün yüzüne çıkarabilmekte yatıyor. Bu yüzden dijital dönüşümün temellerini atarken harcına yenilikçi veri analitiği girişiminden bolca katmak lazım ki bina sağlam olsun.
Veri depolama neden önemli?
IDC, verileri depolamanın üç nedenden dolayı önemli olduğunu söylüyor: Dijital dayanıklılığı artırmak, inovasyonu hızlandırmak, çalışan ve müşteri memnuniyetini sağlamak. Dijital dayanıklılık kuruluşların verinin gücüyle değişen koşullardan ve yeni iş fırsatlarından yararlanabilecek yeteneklere kavuşması anlamına geliyor. Bu da ancak elinizdeki veriye doğru anlamlar yüklemekle mümkün. Geçenlerde konuştuğum bir şirket yöneticisi müşteri tabanını neredeyse 3 katına taşıyacak bir fırsat masanın orta yerinde durmasına rağmen yıllarca göremediklerinden bahsediyordu mesela.
Çoğu şirketin somut bir faydasını görmediği sürece eski verileri saklamak için pahalı depolama sistemlerine ve analitik çözümlerine yatırım yapmaktan kaçınması anlaşılabilir bir durum. Peki bu yaklaşım doğru mu? Buna siz karar vereceksiniz.
Olur da karar vermekte gecikirseniz, hızla yanınızdan geçen rakipleriniz bu konuda biraz daha düşünmenize yardımcı olur.